Akıllı Tahtaya Değil Camiye İhtiyacımız Var!
Geçtiğimiz hafta Milli Eğitim Bakanı Mahmut Özer, ilk kez ilimize gelerek Cumhuriyetimizin 99. yıl anısına kurulacak olan 99 KODELİ Robotik Kodlama Atölyesinin tanıtım törenine katıldı.

Şennur Uzan Yıldız
Köşe Yazarı

Geçtiğimiz hafta Milli Eğitim Bakanı Mahmut Özer, ilk kez ilimize gelerek Cumhuriyetimizin 99. yıl anısına kurulacak olan 99 KODELİ Robotik Kodlama Atölyesinin tanıtım törenine katıldı.
Bakan Özer konuşmasında Sanayi kenti Kocaeli’yi eğitimdeki yatırımlarında yere göre sığdıramadı. “Bir ülkenin en değerli sermayesi beşeri sermayesidir. Bizim de ülke olarak en önemli fırsat penceremiz genç nüfusumuzun çok fazla olmasıdır. Kocaeli’deki tüm robotik kodlama atölyelerini 2022 bitmeden önce tamamlayacağız. Tefrişatla ilgili tüm donanımları Milli Eğitim Bakanlığı olarak karşılayacağız. Teknolojik yatırımlarda tüm ortaokul ve liselerdeki robotik kodlama açılışlarına gelmeyi düşünüyorum” ifadelerini kullanmıştı.
Sayın Valimiz Seddar Yavuz da açılışta Kocaeli’nin bilim, sanayi ve inovasyon merkezi olduğunu aynı zamanda bir ihracat kenti, Türkiye’nin en fazla vergi veren illerden biri olduğunu, toplanan verginin 150 milyar lirayı geçtiğini, yeni bir rekora doğru koştuğumuzu bize ikincilik, üçüncülük yakışmadığını ve eğitime yatırım yapılmasının çok önemli olduğunu dile getirmişti.
Kocaeli Büyükşehir Belediye Başkanımız Tahir Büyükakın ise “Biz bir belediyeyiz. Yol yapar, kanal yapar, köprü yaparız. Ama bunlar yetmez. Biz gönüllere dokunuruz. Biz gençleri geleceğe hazırlamayı da kendimize görev bildik. Çocuklarımızın yetiştiği dönem ve çalışacağı dönem bizimkilerden farklı. Üretim şekli değiştikçe eğitim şekli de değişiyor. Fatih Projesinden önce her çocuğa bir bilgisayarı 10 yıl devam ettirerek verdik. Bu yıl 99, gelecek yıl ise 100 kodlama atölyesini çocuklarımıza hediye edeceğiz. Bakanımızla yapılan toplantıda ilave yatırım müjdesi aldık. Şu ana kadar 960 milyonluk yatırımın ilave 1,3 milyar liralık yatırım ile 2,2 milyara çıkması benim için çok büyük bir hediye sözlerine yer vererek teşekkür etmişti.
Milli Eğitim Bakanımıza, Valimize ve Kocaeli Büyükşehir Belediye Başkanımıza sormak istiyorum? Bu kadar moral veren heyecanlandıran sözlerden sonra bu kentte hala akıllı tahtası olmayan okullarımızın çoğunlukta olması kentimizin bir ayıbı değil midir?
Kocaeli’de eğitim adına yapılan yatırımlarınızı elbette inkâr etmiyoruz, hatta takdirle ve heyecanla izliyoruz. Ancak bu kentte görmezden geldiğiniz çözüm gerektiren eğitim sorunlarımızın olduğunu da unutmamamız gerekir.
Kocaeli’deki eğitim sendikalarının çalışmalarını zaten tek kalemle geçiyorum. Maşallah hepsi birbirinden marifetli. Eğitimde yaşanan sorunları gündeme taşıma gibi bir sorumlulukları yok. Varsa da yoksa da eğitim çalışanlarının yoksulluk sınırının üzerinde bir ücret artışına ilişkin düzenlemeler yapılması,1. dereceye gelmiş tüm kamu çalışanlarına 3600 ek gösterge verilmesi, özlük haklarının düzenlenmesi vesaire vesaire…
Bir Allah’ın kulu çıkıp da asgari ücretle geçim derdine düşen çocuklarını okutmak için ekonomi tezi yazan velilerin ve onlarla birlikte ciddi sıkıntılar yaşayan öğrencilerin sorunlarını gündeme taşımıyor.
Bu kentin turizmi, doğası, sanayisi hatta tarımı ile içi içe olan en popüler İlçesi Kartepe’de yaşıyorum. Öyle ki son 15 senede ilçede konut patlaması sebebiyle mevcut ilkokul, ortaokul ve liselerin yetersizliğinin farkında olan bir yetkili göremiyorum. ‘En iyi okul eve yakın olandır’ sözüne dayanarak kalabalık sınıf mevcutları sebebiyle çocuklarını başka mahallelerdeki okullara taşımak zorunda kalan velilerin yaşadıkları kader sayılıyor.
Kartepe Ertuğrulgazi Anadolu (Proje Okulu) Lisesi, Ertuğrulgazi Mahallesi’nde lüks konutların ortasında yapılan 23 derslikli fiziki şartları özel okulları aratmayacak nitelikte. 3 yıl önce iddialı bir şekilde eğitime başlayan okulun kurucu müdürlüğüne Kocaeli Fen Lisesi eski Müdürü Mesut Tekin atandı. Kendisi tanıdığım en çalışkan, disiplinli, fedakâr ve idealist eğitimcilerden. Hiç yakınmadan dertlenmeden okulu çok güzel bir konuma taşıdı. Bugün mevcut sorunlarını çözmek için de büyük uğraşlar veriyor. Sıfırdan bir okulu alıp belli bir yere getirmek kolay iş değil.
Her sabah kızımı okula bırakmaya gittiğimde okul kapısında öğrencilerini bekleyen bir idareci daha bulamazsınız. Adeta asker gibi tek tek öğrencilerin giriş ve çıkışlarını kontrol ediyor, velilerle öğrencilerle tek tek ilgileniyor.
Okulun yeni olması ile birlikte eksikleri de hiç bitmek bilmiyor. Geçtiğimiz yaz Kocaeli Büyükşehir Belediyesi okul bahçesine çok güzel bir basketbol sahası yaptı. Okulun öyle bir kafeteryası var ki girdiğinizde çıkmak istemezsiniz. İç tasarımı birçok kafe ve restorandan çok daha şık ve güzel. Aslına bakarsanız mevcut birçok sorunu okul yönetimi, veli, İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü birlikte çözmeye çalışıyor. Ellerinde sihirli değnek olmadığı için büyük yatırımlarda tıkanıyorlar.
Kurulduğu yıl öğrencilerini adrese dayalı sonrasında ise sınavla almaya başladı. Nitelikli okul, proje okulu diye övünüyoruz ya neredeyse ilk mezunlarını verecek, ancak 23 derslikli okulda ne hikmetse 3 yıldır bir tane akıllı tahta yüzü göremedik. Okul Müdürü, 3 yıldır bakanlık ihale yaptı. Ha bugün ha yarın geldi gelecek diyerek öğretmenleri de velileri de ikna etmeye çalıştı.
Doğrusu Sanayi kenti Kocaeli'nde birçok okulda ciddi eksikler bulunurken, güzel memleketimin doğuda güneydoğudaki okullarını hiç düşünemiyorum.
Akıllı tahta konusunda dün akşam veli Whatsapp gurubunda bir yazışma oldu…
-Okulumuza akıllı tahta gelene kadar projeksiyon cihazları alınacaktır. Sınıf olarak desteklerinizi bekliyoruz!
Yazışmalara hiç yanıt vermedim. Sadece okudum.
Ben de bir çocuk var, okula vereceğim desteğin lafı bile olmaz. Hatta imkanlarımı zorlayıp çevremi de kullanarak sınıflara bir hatta birden fazla projeksiyon cihazı aldırabilirim. Ancak velilerden öyle yazışmalar geldi ki inanın yüreğim sızladı!
Kimi destek veremeyeceğini mahcup bir dille ifade etti.
Bazı veliler nitelikli okullarda hala akıllı tahta olmamasının düşündürücü olduğunu, akıllı tahta olmadan projeksiyon cihazının bir işe yaramayacağını, konusunda öneride bulundular. Tüm okullarda bu zamana kadar akıllı tahta olmamasının sanayi kenti Kocaeli’nin büyük bir ayıbı olduğunu ifade ettiler.
Veliler eğitim için her şeye hazırız olduklarını ama bunu sadece projeksiyon ile halledilecek bir iş olmadığını ifade etti. Kimi veliler ise Matematik, Fizik, Geometri için akıllı tahta olmadan projeksiyon cihazının işe yaramayacağını, okula akıllı tahta gelmesi için toplanıp Milli Eğitime gidelim gibi öneriler sundu.
Başarılı İnsanlar olaylara karşı duyarlı olup, sorunlara çözüm yaratan kişilerdir.
Maalesef ki ülkemizde susan sadece dinleyen ve sorunlarını içinde biriktiren bir toplum oluşturduk. İnsanlar çözümsüzlükten derdini anlatamaz hale geldi. Bu sadece eğitimde değil; hizmet sektörü, kamu kurum ve kuruluşlarının bir çoğunda sıkça yaşanır oldu. Üst makamlara sıkıntıları dile getirmek başlı başına bir sorun haline geldi.
Bakınız bir süre önce Büyükşehir meclisinde dolgu yapılarak İzmit Körfezine bir camii yapılmasına yönelik tartışma gündeme geldi. Kocaeli Büyükşehir Belediye Başkanımız Tahir Büyükakın; ‘Belediyenin bir kuruşunu bile harcamadan hayırseverlerimizle biz bu camiyi yaptırırız’ dedi.
Sayın başkanım size yaşadığım ve üzülerek dile getirmek zorunda olduğum bir konuyu buradan paylaşmak istiyorum.
Babam 75 yaşında Kartepe’de oturan emekli sınıf öğretmeni... 11 yıl önce mide kanserine yakalandı ve inancının ona verdiği güçle tedavi sonrası bir kez hacca iki kez umreye gitti. 5 vakit namazını hiç kaçırmadan camide kılar. Hatta kemoterapi aldığı dönemlerde bile kendisini ikna edememiş, o haliyle her gün camiye gitmesine engel olamamıştık. Son birkaç yıldır iyice yaşlandı. Beli iki büklüm, bastonla zar zor camiye gider gelir. Evde namaz kılması konusunda kendisini bir türlü ikna edemedik. Hatta evimizin yakınındaki (150-200 metre) camiye değil 1 kilometre uzaklıktaki camiye gidiyor olmasına da dayanamayarak en sonunda kendisine kızdım.
Madem camiye gidiyorsun yakındaki camiye git dedim…
Babamların evinin çok yakınında iki cami bulunuyor. Çocukluğumdan beri var olan Petrol Cami, diğeri ise Kartepe İmam Hatip Ortaokulu ve Lisesine ait uygulamalı eğitim cami...
Ancak babam bu iki camiyi de kullanmayarak 1 kilometre uzaklıktaki Köseköy Dumlupınar Camiye yürüyerek gidiyor. Nedenini sorduğumda ise bana hüzünlü bir ses tonuyla yanıt verdi:
-Kızım sabahları camii boş oluyor bir tane bile cemaat olmuyor. Hatta bazen hoca da olmuyor. Kendi başıma namaz kılıyorum. Sabah ve akşam namazlarını cemaatle kılmak büyük bir sevaptır. Maalesef camilerimiz sadece bayramlarda ve Cuma günleri hatırlanıyor. İşte bu sebepten cemaati biraz fazla olan Dumlupınar Camiye kadar yürümek zorunda kalıyorum’ dedi.
Doğrusu bu sözden sonra bir Müslüman olarak çok utandım.
Şimdi soruyorum?
Süslü ama içi boş camilerimizin sayılarını mı arttıralım,
Yoksa okumak için akıllı tahta ihtiyacı olan sınıflarımızın eksiklerini mi giderelim?
Hz. Ali ne demiş? Bana bir harf öğretenin kırk yıl kölesi olurum…
Bu Haberi Beğendin Mi?
11 kişiden 10 kişi beğendiSen de yorumunu yaz!
E-posta adresin gizli kalacaktır. Lütfen tüm zorunlu alanları doldurun *Haftanın Özeti
Son dakika haberleri, resimler, videolar ve özel röportajlar